Ne yıl ama…
Nasıl başladığını anlayamadan birkaç saat sonra bittiğine tanık olacağım bir yıl.
Geçen sene yazdığım yazıda 2016 planlarımı anlatmışım, hayaller kurmuşum, planlar yapmışım. Şimdi dönüp bakıyorum da normalde bir insanın seneler içinde yaşayıp kolay kolay kendini toparlayamayacağı olayları peş peşe, daha birini algılayamadan diğerini yaşadık. Eminim benim hislerimi sizlerde paylaşıyorsunuzdur. Bir şeylerin değişeceğini sürekli umut etmek ancak aynı noktaya her seferinde geri dönmek yormaya başlıyor artık. Moraller bozuk, ruhlar yorgun. Ama yinede umut etmekten vazgeçmemek gerek.
Sevdiğimiz herşeye yine dört kolla sarılmak gerek. İçerisinde sadece nefret büyütenlere inat sevdiğiniz şeyi yapmaya devam etmek gerek.(bu konuda çok söylemek istediğim şey var ama bende içimde öfke büyütmek istemiyorum)
İstedimki bu yıl neler yapmışım, neleri çok istemişim ama vakit ayırmamışım, hangi yerleri görmüşüm. Hepsini şöyle bir derleyip yılın özetini geçeyim. Bu yıl iyi ve güzel olan şeylerin de yaşandığını şuraya not edeyim .Dönüp baktığımda iyi birşeylerin olduğunu hatırlamak istedim.
Ocak ayında Wizzair’in inanılmaz uçak bileti fiyatları ile tekrar Budapeşte’ye gittik, bu sefer turistlik yerlerden ziyade bol bol lokallerin takıldığı mekanlar keşfedildi, ara sokaklar gezildi.Budapeşte gerçekten şahane bir şehri, hem ucuz hemde her daim hareketli.Özellikle öğrencilere sesleniyorum, Erasmus yapmayı düşünenler, affetmeyin.
Ocak ayında yine bir Brüksel- yeğen ziyareti yapıldı.Artık ucuz bilet buldu mu haftasonu gidip geldiğim oluyor. Özlem gerçekten zor…
Mart’ta Pegasus’un kampanyasının ganimeti olarak 4 günlük bir road trip ile uzun zamandır görmek istediğim Endülüs’te yol aldım. 4 gün boyunca Sevilla, Granada, Cordoba ve Madrid ‘te şöyle bir İspanya havası alıp ,sangria ve flamenkoyu tekrar hatırladım ,şahane sokaklara aşık oldum. Tarihi eserler göz kamaştırıcıyıdı. Artık İspanyada tek gittiğim şehir Barselona değil.
Nisan ve Mayıs da plan yapmamıştık bunu fırsat bilerek İstanbul’daki uzun süredir listemdeki semtleri ve mekanlarda neler değişmiş yeni neler gelmiş diye kendimizi vurduk yollara(sanki İstanbul da bunun takibi mümkünmüş gibi) keyifli haftasonlarım oldu.Burgazada,Büyükada, Moda, Balat Fener,Karaköy sık sık yolumu düşürdüm.
İki ay İstanbul il sınırları içinde geçen zamanlardan sonra haziran ayı bir geldi pir geldi. Önce Fransa’da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası için Paris’e uçtuk. Hırvatistan Türkiye maçını yerinde izledik(havalı oldu:)) Her ne kadar maçın sonucu bizim için iyi olmasada atmosfer görülmeye değerdi. Aynı ay içerisinde Nürnberg’de eğitimim vardı. Hazır ordayken bir iki günde kendim ekledim. Böylece şehri keşfetme fırsatım oldu. Ancak bu şehre Noel pazarlarının kurulduğu döneminde tekrar gitmek gerekir diyede notumu alayım.Almanya’nın en büyük Noel marketi bu şehirde yer alıyor. Bitmedi:) ayın son haftasonu Kapadokya’ ya ikinci kez gidip, yine büyülendim. Bir kezde karlar altında iken gitmem gerektiğini kendime not olarak bırakıyorum.
Temmuz ayında uzun zamandır Bozcaada planlarını yapıp durduk ama bir türlü gidemedik. Bu yaz gidelim artık yaaeee muhabbetlerine son noktayı koyup nihayet ada ile kavuştuk, şahane bir haftasonu geçirdik.
Ağustos ayında her yılın olmazsa olmazı Ayvalık’a haliyle Cunda’ya yolum düştü. Bu sene tatilin bir bölümünde de yollara düşüp Efes, Çeşme’yi de içine alan minik bir tatil daha ekledim.
Eylül ayı hayatımın en unutulmaz Eylül’ü oldu!:) çünkü nihayet İzlanda’ya gidebildim. Ege’den başlayıp Güney’e ineceğimiz uzun bir road trip yaparken İzlanda’ya nasıl bilet aldığımı şuradaki hazırlık yazımda uzun uzun anlatmıştım. Dönünce de sayfalarca İzlanda övdüm blogda. Gerçekten bu zaman kadar gördüğüm en ilginç topraklar ve en iyi seyahatim olarak listemde ilk sırada, ki adanın büyük bir kısmını keşfetmediğimizi düşündüğümde daha neler vardır hayal bile edemiyorum. Gerçekten muhteşemdi.Burada keseyim yine anlatacağım yoksa bol bol.
Ekim ayında Romanya için biletler alınmış planlar yapılmıştı, ancak işler nedeniyle iptal etmek zorunda kaldık.Olsun Esra’cım bende seni seviyorum:=)
Yılı kapatmadan kasım ayında doğum günüm dolayısıyla Zürih’e gittik. Noel pazarlarının açık olduğu döneme denk geldiğimizden oldukça keyifli idi.
Yılı özetlersem 7 farklı ülkeye gitmişim. 13 ten fazla şehir görmüşüm. 42 gün seyahatlerle geçmiş. Hedeflerimde yeni kıtalar özellikle de Uzak doğu vardı ancak maalesef bu sene gerçekleşmedi.Umuyorum 2017 ‘ye.
Uzun zaman İnstax Mini 8 fotoğraf makinası alsam mı almasam mı diye düşünüyordum, aşırı şirin geliyordu. Burda da ailem devreye girdi, doğum günümde hediye ettiler.
Öte yandan bloğum temasını güncellendi ve çok daha içime sinen bir format halini aldı. Biraz daha geliştirmek istiyorum.
2017 seyahat planlarım, hayallerim neler diye şöyle de bir listem var.
Dilerim; Yeni yıl, herkes için 2016 dan çok daha güzel bir yıl olsun.
Sevgiler…