Avusturya’ya bundan iki sene önce gitmiş ancak bu ziyaretim sadace Viyana ile sınırlı kalmıştı. Bu defa Munih’e gittiğim bir seyahatte Salzburg’a geçip hem bu şehri hem de göller bölgesinde yer alan bir kaç küçük cenneti keşfetme fırsatı buldum.
Adını duymamış olsanız dahi internette, dergide ya da bir yerlerde muhakkak görseline denk gelmiş olduğunuz ‘Hani şu ölmeden önce muhakkak görülmesi gereken yerler’, ‘Avrupa’nın en güzel 10 köyü’ gibi listelerde her daim liste başını zorlayan Hallstatt ‘taydım.
Avusturya’yı Viyana’dan ibaret sananlar,toplanın. Üzgünüm ancak Avusturya’nın göller bölgesini es geçtiyseniz çok şey kaybettiniz. Geçtiğimiz haftalarda Salzburg’a yolum düşmüş ve göller bölgesini keşfe çıkmıştım.
Geçtiğimiz haftalarda kısa bir süre için Avusturya’nın Salzburg şehrine yolum düştü. Salzburg’la yetinmeyip göller bölgesini de keşfe çıkalım dedik. İyi ki demişiz . Uzun süredir bu kadar maviye,yeşile, doğaya boğulmamıştım. İnanın ruhumu dinlendirip döndüm.
Viyana Christmas marketleri; ayrı bir postu hak ediyordu!
Almanya da kış döneminde Erasmus yaptığımızdan Noel dönemine denk gelmiş, glühwein a(sıcak şarap), glühwein ile ısınmaya,ayaküstü sohbetlerle yemek yemeye, yılbaşı ağaçları süslerinin renklendirdiği ortama bayılmış ,müptelası olmuştuk.
Taşı toprağı beton şehrim İstanbul dan sonra her bir köşesinden park fırlayan ve kendileri gezilecek görülecek yerler listeme yerleşen,saray ve müzelerle bezenmiş, bu müze ve saraylar için en az 1 hafta ayırmanız gereken, Avrupa da gördüğün en sportif, kendi taktığım isimle koşan şehir Viyana rotamız.