Kahvaltının hemen ardından Kurtuba şehrinde ayrılıp Sevilla’ya doğru yola çıkıyoruz. A4 yolunu takip ettiğinizde Sevilla’ya varmamız bir buçuk saati biraz geçiyor. Sevilla bu güzargahın en heyecan verici durağı.
İlk iş konaklayacağımız yere en yakın mesafedeki otoparka aracı parkedebilmek oluyor.Neyseki önümüzde bir araç var, çok beklemiyoruz.Otopark büyük sorun, söylemiştim önceki yazımda. Konaklayacağımız apartman eski Yahudi mahallesi Santa Cruz da yer alıyor.Apartmentos Las Cruces(Kısa not: Sevilla’ya yine yolum düşerse en az 2 tam gün ayırır ve otel konusunda Santa Cruz bölgesini yine tercih edirim. Bu bölgeye bayıldım). Kahvaltı dahil gecelik 3 kişi için 255 TL ödedik. Dar sokakların açıldığı küçük bir avluda cephelenmiş durumda. Şehrin merkezinde çok sevimli bir yer. Hotel Murillo ile ortaklar. Kahvaltınızı Hotel Murillo da alıyorsunuz. Hemen iki sokak paralelinde yer almakta. Dairenin önüne geldiğinizde check-in için telefon edebilirsiniz , beş dakika içinde yanınızda oluyorlar yada tabelada yazan tarifle Hotel Murillo’ ya gitmelisiniz.Arabadan bir an evvel kurtulup şehrin sokaklarında kaybolmak niyetindeyiz. Apartmentos Las Cruces’in check in saati 17:00 , check out ise 10:00. Rezervasyon yaparken bu detaya muhakkak dikkat edin.
Sevilla şehrinin kuruluş tarihi M.Ö. 2800 yıllarına dayanıyor. Müslümanların şehri fethi ise M.S.711 yılı. Berberi soyundan gelen Tarık Bin Ziyad Cebelitarık Boğazı’nı aşarak Endülüs Bölgesine giriş yaptığı tarihle aynı. Bu tarihten sonra başkent Cordoba olunca Sevilla şehri önemini yitiriyor. Ancak Amerika’nın keşfinin başlangıç yeri olduğu için günümüzde malum Cordoba’ya göre çok daha meşhur.
Şehre Santa Cruz bölgesinden keşfe başladıysanızki bence kesinlikle buradan başlayın; dar sokaklara ve bu dar sokakların açıldığı küçük çeşmeli güzel avlulara vurulacaksınız. Birde tabi tapas barlara, sanat galerilerine, her bir köşeden yükselen Flemenko ezgilerine ve yine karar vermenizi zorlaştıracak Flemenko gösteri afişlerine. Gün içerisinde yavaş yavaş artık kavga etmediklerine inandığınız konuşma biçimlerinide özümseyecekseniz. Muazzam bir enerjisi var şehrin.
Gezilecek Yerler;
İlk durak kuşkusuz Kraliyet Sarayı Real Alcazar. Her ne kadar popüler sezonda olmasakta Sevilla her daim bolca turist bulunduruyor. Uzunca bir sıra var ancak hızlı ilerliyoruz. Çok zaman kaybetmiyoruz.
Gotik sanatının Arap motifleriyle birleştiği muhteşem bir saray. Saray III. Ferdinand’ın oğlu X. Alfonso tarafından yaptırılmış. Avlusu, duvar işlemeleri , her biri farklı yapıdaki tavan süslemeleri birbirinden güzel. Nereye bakacağımı, hangi birini fotoğraflayacağımı şaşırıyorum.
Not:Sizde benim gibi bir ‘Game of Thrones’ hayranıysanız size bişeyler tanıdık gelecektir. Real Alcazar Sarayı dizi çekimlerinde bolca kullanıldı, Gerçekten muhteşem…
Saray bir çok farklı bölümden oluşuyor. Alcazar bahçeleri; su kanalları çevresinde ağaç ve çeşmelerle simetrik olarak süslenmiş huzur dolu bir alan. Sarayın üst katları günümüzde halen İspanya monarşisine ait ve Kral I.Carlos’a ait daireler mevcut, çok gerekli bir bilgiymiş gibi buraya not düşeyim Carlos’un kızıda burada evlenmiş.
Saraya en az 2 saat ayırmalısınız
Giriş 9,5€,
Öğrenci 2€ (kimlik zorunlu!)
Auido guide:5€ (Her ne kadar girişlerde kısa açıklamalar yer alsada yetersiz. Bence auido guide gerekli)
Sevilla Katedrali ve La Giralda; Real Alcazar’dan sonra hemen yanında bulundan Sevilla Katedrali ve onun büyük çan kulesi La Giralda ikinci durak olmalı. Katedralin temeli 1147 yılında Muvahhid işgalciler tarafından yapılan bir cami temelinin üzerine oturtulmuş. 1428 yılında Hıristiyanlar şehri geri aldıklarında kiliseye çevrilmiş ve mimarı yapıda bazı değişiklikler yapılmış, rönesans tarzı bir çan kulesi eklenmiş. Bu yapı 15.yüzyılda yıkılmış ve kuleye eşlik eden yeni katedral inşa edilmiş. Dünyanın en büyük Gotik kilisesi ve en büyük mihrap panosuna sahip katedrali olarak bliliniyor.
Oldukça büyük bir kilise ancak mihrap inanılmaz etkileyici, Capilla Mayor yani büyük şapel olarak adlandırılan bu yapıda gördüklerimin arasında açık ara en güzeli, en etkileyicisi, ‘Adamlar yapmış be!’ dedirten cinsten. Hz.İsa’nın yaşamından 45 sahne sunan muazzam bir pano.
Ayrıca katedralin içinde 1899 yılında İspanya’nın Amerika Kıtası’ndaki kolonilerini kaybetmesinden sonra Küba’dan Sevilla şehrine taşınan Kristof Kolomb’un mezarınıda görebilirsiniz.
Kuleye tırmanmak için 35 kat çıkıyorsunuz,ufaktan bir kalp krizi geçirme riski mevcut, kondisyon şart. Her katta kaçıncı katta olduğunuzu gösteren tabelalar var. 34. katta bana teşekkür edeceksiniz, yani teşekkür edeceğinizi umuyorum.
Katedral 10.30-18.00 arası açık(döneme göre giriş saatlerini güncelleniyor, gitmeden önce muhakkak kontrol edin)
Giriş Ücret;9€
Öğrenci; 4,5€(kimlik zorunlu)
Sana not: Sabah 10.30 dan önce katedrale giriş ücretsiz ancak kuleye çıkamıyorsunuz. Bence kuleye kesinlikle tırmanıp hem katedralin güzelliği hem de Sevilla manzarası görülmeli.
Altın Kule(Torre Del Oro): Guadalquivir Nehri kıyısında Alcazar’ı ve şehir merkezini çevreleyen suraların içine inşa edilen dönemin gözetleme kulesi. 15.yüzyılda malum Amerika’dan getirilen ganimetleri depolamak için kullanılmış. Vaktiniz var ise bünyesinde barındırdığı denizcilik müzesini gezebilirsiniz.
Plaza de Toros de la Real Maestranza de Cabelleria de Sevilla: İsmini okurken bir merak duygusu uyandıran ‘Hay Maşallah’ dedirten bir diğer durak. Özeti Sevilla Arenası:) Altın Kule’nin de yer aldığı Kristof Kolomb caddesi üzerinde bulunuyor. Boğa güreşi ilginizi çekiyor mu bilemem ki karışmak gibi olmasın ama bence çekmesin. Mimarı açıdan çük güzel bir yapı ancak içinde boğa güreşleri yapılırken uğramayacağım kesin.
Sierpes ve Velazques Tetuan alışveriş için ideal caddeler. Bildiğiniz tüm ünlü markaların yanısıra birçok irili ufaklı butik ve bolca hediyelik eşya satın alabileceğiniz dükkanlar bulabilirsin.İspanya Meydanı, Maria Luisa Parkı görülmesi gereken diğer adreslerin olabilir. Sevilla Sanat Müzesi ve Flemenko Müzesi zaman ayırman gereken en önemli müzeler.Nehrin diğer yakasındaki Triana bölgeside tapas barları ve seramik dükkanları ile keşfetmeni bekler.
Ne yedik, Ne içtik;
Malum İspanya’da gelipte Paella yememek olmaz. Yoğun Sevilla programımızda katedral turumuzdan önce hemen katedralin yakınında bulunan Gonzalo Bar da Paella, kalamar ve bira üçlüsüyle karnımızı doyurduk. Menüde belirtilen Paella fiyatları bir porsiyon için geçerli ve en az iki porsiyon sipariş vermelisiniz. Malum turistlerin yoğun olduğu bir yer olduğundan fiyatlar yüksek.
Paella 12,50€/1 porsiyon , 9,80 €/1 porsiyon kalamar, 7 € (1 Litre sangria/Bira)
Ayrıca bölgeye özgü sarımsak ve domatesten yapılan soğuk çorba Gazpacho’yu denemelisiniz.
Sevilla’da Flamenko nerede izlenmeli?
Geldik sonsuz itimaller denizine. Tabiki bu denizde boğulmamanız için konuyu kısaca özetleyeceğim. Öncelikle konaklayacağınız hostel, otel vb. yerlerde nerede izlemeli sorusuna alacağınız cevap Tablao El Arenal olacak ve şehri keşfederken sürekli broşürlerini ve tanıtım standlarını gördükten sonra yavaştan ikna olacaksınız. 10 sanatçının perormansının sergilendiği paralelinde yemekte yiyebileceğiniz bir şov. Fiyatları ise kişi başı 50 € civarında. Ancak ben daha evvel araştırmalarımda not aldığım ve tripadvisor da oldukça yüksek puan alan Casa de la Memoria’yı tercih ettim. Barselona’da da Flamenko gösterisi izlemiştim ve aralarındaki farkı çok fazla hissettim. İlk gösteriden aklımda fazlaca kıyafetler ve şov unsurları kalmıştı. Ancak Casa de la Meoria’da gitarı çalan,şarkıları söyleyen ve dans eden saatçıların her biri ayrı ayrı efsaneleşti. Şiddetle tavsiye edilir. Kişi sayısı az olduğundna ötürü güzel bir yer bulmak isterseniz 1 saat önce mekanda olun.
18€ tam, 14 € öğrenci
Sırada Endülüs’ün bir diğer muhteşem şehri Granada var.
Sevgiler.